KÜLTÜREL HAYAT

by Cumartesi, Aralık 25, 2010 0 Post a Comment

İnsanların yaşayışları, giyinişleri, inanışları, ahlaki ve sosyal değer yargıları hep içinde bulundukları kültürel dinamiklere göre şekillenir. Geçmişten geleceğe uzanan hayat yolunda,hep yerelden,evrensele bir akış söz konusudur. Ancak yerel değerleriyle örtüşen insanlar evrenseli anlama ve kavramada iddialı olurlar. Kendi kültürünün sosyal unsurlarıyla mücehhez olarak yetişen insanların çağın karşısında daha “dayanıklı ve yıkılmaz” durdukları aşikardır. Şekil 149- Bünyamin Yalçın ve Serdar Yerli Belediyemizin hazırladığı bir tiyatro oyununda Kelkit’in kültürel anlamda müstesna bir yere sahip olduğunu söylemeliyiz.

Pek tabi ki büyük ve aziz Türkiye’nin ufak bir parçası olarak, vatan coğrafyasında kanla sulanmış topraklar üzerinde kurulmuş Kelkit ilçemizin gelenek ve görenekleriyle, tarihiyle, inanış ve yaşayışıyla belirgin bir kültürel kimliği vardır. Kelkit kültürü yerel olmasına karşın,bütün yerel kültürler gibi kaynaştırıcı ve pekiştirici özellikleri barındırır. Kelkit’in geçmişinde aydın ve aydınlık insanların önemli gayretleri vardır. Belli bir dönem Halkevlerinin yoğun olarak kültür merkezi olarak dikkat çektiği, haftada bir kültürel etkinliklerin düzenlendiği, sinemasının hıncahınç dolduğu Kelkit, ne yazık ki bütün Türkiye’deki gelenekten kopuştan nasibini almış, moderniteye ( ! ) yenik düşmüştür.

Kelkit’in kültürel geçmişinde özellikle babaları öğretmen ve müdür olan (Ziya Bey ) 6 kardeşli Öztürk ailesinin yenilikçi çabaları büyüktür. Bu arada Kelkit’in sosyo-kültürel yapısında özgün fikir ve yaklaşımlarıyla ön plana çıkan Naci Güven, Sabri Savaşeri, Osman Oktay, Şerif Öner, Metin Özdemir, Yaşar Hirik, Nuri Macit, Nurettin Özdemir, Uğur Vural,Aydın Doğan,Sadri Griftinoğlu,İsmail Güney,Zeki Güner,Ziya Çelik,İsmail Topuz ve Hüsnü Çelik gibi nice değerli şahsiyeti saymak mümkündür.

Kelkit’te müsamerelerin yaygınlaşıp sevilmesinde Sermet ve Erzen Öztürk kardeşlerin ve Yaşar Hirik’in payı çok olmuştur. Son dönem Kelkit’in sosyo-kültürel yapısına çok olumlu akisler veren tiyatro etkinliklerinde ise İbrahim Çelik, Faruk Yerli ve Bünyemin Yalçın gibi isimler aktif gayretler sarf etmişlerdir.

Kelkit’te daha 1960 ve 1970 ’ li yıllarda “Rençperler Beşlisi” (Galip Sezen, İbrahim Topuz, İbrahim Çelik, Enver Doğan ve Faruk Yerli’den müteşekkil) adı altında caz müziği yapan bir grubun bulunduğunu yazarsak, Kelkit’in hangi aşamalardan geçerek bu günlere kadar geldiği daha iyi anlaşılır diye düşünüyoruz.

Kelkit’in kültürel geçmişinde 60’lı ve 70’li yılların çok büyük bir önemi vardır. Esasen bu yıllarda,Topal Osman, Hababam Sınıfı, Cimri, Koreli Mehmet, Volvo Turizm, Paydos, Aya İniş, Söğütlü Köyü Öğretmeni ve Düşman Yolları Kesti isimli tiyatro oyunları fedakar aydın Kelkitlilerin sayesinde Kelkit’te sahnelenme imkanı bulmuştur. Sinema salonunda sahnelenen oyunlardan Koreli Mehmet isimli tiyatro oyununda Adnan Aktaş, İbrahim Çelik, Ömer Şahin, Refik Yerli, Yaşar Hirik, Habib Ayvazoğlu, Selçuk Giriftinoğlu, Kenan Tuğlu, Faruk Yerli, Halit Aksu, Hüsnü Çelik, Ataç Elalmış rol almış ve bu oyun yıllarca konuşulmuştur.

Hele rahmetli İsmail Topuz’un Volvo Turizm isimli yerel oyunda kriko rolünü başarıyla canlandırması ve başarısı Kelkit’in kültürel geçmişinde unutulmaz bir enstantane olarak anılara kazınmıştır. Kelkit bulunduğu coğrafya gereği, Doğu Anadolu Bölgesiyle, Karadeniz Bölgesi arasında tam bir geçiş özelliğine sahiptir. Kültürel anlamda bu iki farklı zenginliği buluşturarak bir köprü vazifesi gören Kelkit kültürü üzerine şimdiye kadar yayınlanmış bir eser ne yazık ki yoktur.

Bu konudaki çalışmalar hep lisans bitirme tezi olmaktan öteye gidememiştir. Rahmetle andığımız Sabri Özcan San’ın “Gümüşhane Kültür Araştırmaları ve Yöre Ağızları “ isimli eseri bu açıdan değerini korumakla birlikte, yeterli değildir.
Teknoloji çağı karşısında folklorik birikimimiz kaybolup unutulup gitme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Gelenek ve göreneklerimiz eski cazibesini kaybetmiş,ağız özelliklerimiz bozulmuş, otantik kültürel değerlerimiz genç kuşaklara aktarılamamıştır. Bu çalışmanın olumsuz seyreden bu süreci engelleyeceği umudunu taşımakla birlikte, yine yeterli olmadığını da itiraf etmek gerekir.